9 Haziran 2011

Hayatın Renklerini Görebilmek



Poets Of The Fall - Passion Colors Everything


“Bir tramvay sürücüsü ne yapar, biliyor musun?”
“Ne yapsın isterdin? Tramvayı kullanır.”
“Hayır, yanlış. Tramvayı kullanır gibi görünür, sanki şehrin her köşesinin patronu odur. Ama gerçekte ya fren yapar ya da tramvaya hız verir. Raylar vardır. O en fazla hıza karar verir, çünkü sonuçta duraklar önceden belirlenmiştir ve uyulması gereken bir saat çizelgesi vardır. İşte aynısı bizim için de geçerli: lise, üniversite, iş hayatı, evlilik, çocuklar ve son durak! İş sadece buna ne kadar zaman ayıracağımıza karar vermeye bakar. Hayatın tüm sıradanlığı iki harekete bağlıdır: hız vermek ve fren yapmak. Nokta. Kendi hayatımızı yönetmek sadece bir hayal.” diyerek isyan ediyor ve artık hayatının iplerini eline almak istediğini, bir tramvay sürücüsü olmak istemediğini, tramvaydan inmek istediğini ve gerçekte ne istediğini bulmak istiyordu..


Peki, nasıl bulunurdu gerçekte ne istediğimiz?
Ne zor değil mi sırtımızdaki onca sorumlulukla birlikte kendi düşlerimizin de peşine düşebilmek?
Ne zor değil mi bazen görebilmek?
Küçük çıkış yollarını, ufacık umutları, belki de hayatımızı tümden değiştirebilecek o köşelere gizlenmiş gizi görebilmek ne zor..


Oysa işte bütün her şey orada.. İçimizde, yüreğimizde.. Ne istediğimiz hep ordaydı.. Ama bunun için görebilmek gerekiyordu ve aslında hep bakmayla görmeyi karıştırıyorduk.. Gördüğümüzü sanıp bakıyorduk..
Ağaçlara bakıyorduk mesela her gün, her yerde, büyük küçük, bir sürü ağacın yanından geçiyorduk ve hep bakıyorduk.. Ama görmüyorduk.. Görmediğimiz için farkına dahi varmıyorduk, idrak etmiyorduk.. Rüzgarın dalların arasından nasıl geçip gittiğini hissetmiyorduk.. Her rüzgarda salınan yaprakları da görmüyorduk.. Hayat öyle yorucuydu ki bazen.. Bazen de zalim.. Hepimizi bakan körler haline getiriyordu.. Ve belki de gerçekten birer tramvay sürücüsü haline geliyorduk..


Öyleyse en yakın durakta inmeli!
Bakıp da görmediğimiz şeylere odaklanmalı..
Sırtını bir ağaca yaslamalı ve gözleri kapatıp öyle görmeli..
Gözler ışığa kıyasla önemli değildir. Karanlıkta gözlerin bile bir faydası yoktur. İnsan yüreğiyle görür..


Beklemeyin.. Hemen şimdi başınızı kaldırıp pencerenizden dışarıya bakın.. Ama sadece bakmakla kalmayın bu kez, görün! Gördüğünüz her ne ise ona odaklanın..


Hem biliyor musunuz?
Size bir sır vereyim mi?
Ben de görmeyi öğreniyorum!
Daha önce denemiş ama hep eksik kalmıştım..
tüm renkleri yakalayamamıştım..
Birşeyler eksikti.. belki de çok şeyler vardı ama çok şeyler de eksikti..
Şimdi.. Şimdi ilk defa renklerin arasında yuvarlanıp duruyorum..
Gözlerim açıkken heryer rengarenk..
Kapalıyken mi??
Gözlerim kapalıyken yüreğim rengarenk..




7 yorum:

banu dedi ki...

yazının sonunda yüzümde kocamana bir tebessüm oluştu :))
gözlerinde rengarenk şuan gülüşünde,duruşunda bu sefer tüm renklerin seni sarmasına izin verdin galiba...

İko dedi ki...

Artık görebildiğine çok sevindim:)))
Hayat ne tuhaf;) Hiç beklemediğin bir anda (ama en doğru zamanda) birdenbire giriverdin rengarenk bir yola. Her şey çok güzel gelişiyor. sendeki mutluluk, huzur,
sakinlik hepsi rengarenk :))) renklerinin hiç solmaması dileğiyle :))))

nil dedi ki...

görebildiğimi sanırken herşeyi, kaçırdığım renkler var mı diye düşünüyorum şimdi...

kb dedi ki...

İnsan kendinde dünyayı değiştirebilir zannediyor, önce, küçükken...
Sonra, kendini değiştiremeyeceğini anlayıp dünyayı değiştirmeye çalışıyor...
Sonra, dünya da değişmiyor, insan da. Ve insan sadece seyrediyor... Renkli ve izlemesi zevkli bir dünya...
Yürek kadar kör ne var bu dünyada be kadın ve hala anlamıyor musunun, seni bunca zaman, bunca şeyden alıkoyanın yürek olduğunu...
Görmek, akılla yapılır... İnsan aklıyla görür, rengi de karanlığı da, beyazı da...
Akıllı ol!
Çünkü dünya da değişir, insan da...
Akılla!
Akılsıza bulaşma!

beenmaya dedi ki...

bakmak teğet geçmek demek oysa görmek bizzat içine, içinde yaşamak demek...

Elif Gizem dedi ki...

Hep rengarenk kal öyleyse. 4 mevsim gibi ayrı ayrı renkleri bütünle kendinde. şimdi hepimizi gülümsettin sıcacık oldu içimiz bizimde.

kb dedi ki...

Boşver renkleri... Siyah bir arabada düşün kendini, benim sabah işe geldiğim arabam gibi ve siyah gözlükler gözünde ve radyoda Maria Mena, ...
Boşver, tilkileri, martıları, kargaları ve içimizdeki ve dışımızdaki bilimum hayvanları...
İnsansız ve hayvansız bir an düşün, kapat gözlerini...
Just Hold Me...