6 Aralık 2010

Şehir ve İnsan



PIANO MAGIC - YOU NEVER LOVED THIS CITY

"Şehir hayatı tarlası, uzun bir yalnızlıklar bostanıydı" diyor şu an okurken metaforları yüzünden kendimden geçtiğim o harika kitapta..
Şehir hayatı tarlası, uzun bir yalnızlıklar bostanı..
Aklıma tam da bunu anlatmaya çalıştığım fotoğrafım geliyor..
Ve fotoğrafım ile anlatmaya çalıştığım benim kelimelerim:


Yalnız, gitgide silikleşen, gitgide kaybolan insanlar oluyorduk hepimiz şehirlerde..
Neye tutunacağımızı bilemez halde sarılıyorduk karşımıza çıkan insanlara, nesnelere..
Bir süre bizi oyalasa da bu sarılışlar, sonra şehir yine kazanıyordu, yine eziyordu, yine siliyordu bizi, yine kayboluyorduk..
Hayat zordu..
Şehirde daha da zordu..
Durmadan sorumluluklar yüklüyordu hayat bize.. Şehir durmadan ağırlaştırıyordu üzerimizdeki yükleri..
Herkes kendi kabuğuna çekiliyor, kimse kimseyle gerçekten ilgilenmiyordu..
Öte yanda yere düşmüş, hayatın ezdiği birine acıyarak bakıyorduk, ama gerçekten içimiz acımıyordu, olsa olsa biz o hale henüz düşmediğimiz için şükrediyorduk.. Şehre henüz bizi o kadar düşüremediği için minnet duyuyorduk..
Yalnızdık hepimiz aslında..
Yalnızlık sorun değildi de.. O kayboluş, o yitiş koyuyordu insana..
Ellerimiz ceplerimizde yürüyüp gidiyorduk..
Her defasında daha da ağırlaşan adımlarımızla..


19. Bursa Fotoğraf Günleri kapsamında; BURFOT 20-31 Ekim 2010 tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezindeki sergisinde "Şehir ve İnsan" temasının işlemişti fotoğraflar ile..
Benim de 2 fotoğrafım sergilenme fırsatını bulmuştu.
İnsanın şehirde yitikleşmesini anlattığım fotoğrafım bunlardan biriydi.
Hatta bu fotoğraf tanıtım katalogunda da kullanılmıştı.



11 gün süren bu sergi sonrasında ise fotoğrafım, BURFOT - Bursa Fotoğraf İmece Topluluğu'nun "Griye Veda Renklere Merhaba" adıyla devam eden projesi kapsamında 15. etap sergisi için 4 Kasım 2010 tarihinde Bursa Çınar Lisesi'ne devroldu.
Evet lise öğrencileri için pek iç açıcı bir fotoğraf olmasa da.. İçinde kayboluşu hissetmeye başlayan herkese çok kelime söylediğine eminim fotoğrafımın..

8 yorum:

Ateş Böceği dedi ki...

Bencilliğimmizden galiba..Hayat akıp gidiyor ve biz hep başkalarının acılarından güç alarak yaşıyoruz galiba

iyi haftalar.

nil dedi ki...

sunumuyla birlikte anlamı çoğalan harika bir fotoğraf, eline sağlık.

Adsız dedi ki...

Bir Kentin Issız İnsanları...
Evet, fotoğrafın, yazdıkların ve hatta seçtiğin şarkıdaki akıp giden piyano ezgisi, hepsi harika bir anlatım. Eline güzüne yüreğine ve kulağına sağlık.

Defne Soysal dedi ki...

Herkes yalnızdır içeride.Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz demiş şair.Önemli olan o yalnızlıkta huzuru yakalayabilmek.
Daha çok fotoğrafını görmek istiyoruz blogunda.Sevgiyle,

Sadeleştirilmiş İnsan... dedi ki...

Zihnimi çok zorlamama, kitaplığımı kurcalamama rağmen bulamadım ama bir bilim kurgu romanında okumuştum. Bir organizmanın ne kadar küçülüp o oranda birlikte hareket etme yeteneği kazanırsa,o kadar çok yaşam ve yayılma şansı elde edeceği fikrinden hareketle, keşfe gidilen bir gezegende, büyük makinelerin, küçülmüş ve birlikte hareket etme yeteneği kazanmış küçükleri tarafından alt edildiği görülmüştü. Bugün dünyamızda, egemen olanın böcekler olmasıyla da ilişki kurulabilir sanırım.
Bu biraz da insanın hikayesi olabilirdi. Bir başarı hikakesi, birlikte hareket edebilen bir topluluk olmayı becerebilseydi. Yine de insanın, bugünün insanının hikayesi denilebilir, küçülmek söz konusu olduğunda...
Kim Kafka'nın Dönüşüm kitabındaki Gregor Samsa'dan daha iyi anlatabilir ki insanın küçülüp böcekleşmesini... Hikaye mi? Aynı hikaye...
***
Çok kalabalık sevgili dostum, içimiz dışımız kalabalık. Bünyemizin kaldıramayacağı kadar kalabalık. Ve galiba, bünyemizin dışımızdaki kalabalıkla baş edebilmesi için, içimizi, içimizdekileri boşaltmak zorundayız. Sadeleşmek ve sadeleştirmek de diyebiliriz. Ama bizler, tam tersine, karşımızdakinin içine başka kalabalıklar, bize bile artık yabancılaşmış yabancılar enjekte ediyoruz.

Not:Düzeltmek zorundayım ki senin bahsettiklerin fotoğrafının ikinci ve üçüncü gösterimleri olarak adlandırılmak zorunda. Zira ilk kez sergilemek onuru bana ait :)

seneryocu2 dedi ki...

Yalnızlık insanlara öz
gü bir duygu.Ama pardon,bir
de doğal yaşamından koparı-
lıp kafeslere konulan kuşlara,bir göz odaya mahkum edilen kedilere,kö--
peklere özgü.Bu son tespitim,hayvanseverlerden tepki alacak biliyorum.Ama
onlar da bal gibi biliyor
o hayvanların akşama ka--
dar yalnızlık çektiğini,acı çektiğini hatta ağladığını.Ama bilmezlikten geldiklerini
de ben biliyorum.


Şehirdeki yalnızlık
çokluk içindeki yokluk,hiçlik konusuna ge
lince.Taşrada yaşamakta--
yım.İki çocuğum(eşimin deyimiile İstanbul Canava
rında )yaşamaktalar.Yılda
iki kez 15 er yirmişer günlük olmak üzere iki kez İstanbul'a gideriz.20
senedir sürüyor bu.Her gi
dişimizde,eşim''Ürperiyorum bu kalabalıklardan,ev-
lerden''der.Ama bana hiç de öyle gelmez.Bu biraz da insanın iç dünyasından
ileri geliyor olsa gerek.

Beşiktaş İskelesindeki -
boş bank olsa bile otur--
mam.Yalnız oturan bir kişin yanına oturup selam veririm.Onlardan dinlediğim öyküleri yazma
ya kalkışsam ilgin bir ki
tap olur.

Olaya bir de bu gözle baksak derim.....

eXi Le dedi ki...

§ehir Emanetçisidir Ya§amLarımızın..
İçimizde Kendimizi Aradığımız AdresLerLe ßüyüyüp, Ya§amakLa Kıyısında DoLa§ıp Dururuz AcıLarın..
İnsanın ßir ßa§kasına DeğiL yaLnızca Kendine AnLataßiLeceği AcıLardır Gerçekte Onu YaraLayan..
We Zaman Ya§Landıkça HanımeLi Kokmuyor Artık ÖyküLer..
Kime AnLatsak Yarım KaLıyor Yüzümüz..
ßir ihaneti ßiLe TamamLayamadan öLüyoruz..
Artık ßiLiyoruz ÇaresizLik Tanımaz ßir Oyundur Ya§am..
§ehirde Muskası Dua Tutmayan..
Hep "ßir Sonraya"yken Ya§ama Dair SöyLenenLer, §ehir Tarihini Yorgun YangınLara YükLemeye Dewam Ediyor..
We Yürürken Kimse IsLanmıyor.. -ki insan Kuruyunca da Utanmıyor!

Turgut dedi ki...

şehir ve hayat mı dedin..
sabah uyandım..
su içtim
su içtim..
gömlek ütüledim..
giydim
çıkarttım..
su içtim
su içtim..
yıkandım..
gömleği tekrar giydim..
tekrar çıkarttım..
tişört giyidim..
sigara içtim..
su içtim
su içtim..
su içtim
su içtim..
servise bindim..
kafamı dayadım...
ölmüş bir köpek gördüm..
üzüldüm..
üzüldüm...
işe geldim..
su içtim
su içtim..
çay içtim...
sigara içtim..
su içtim
su içtim..
su içtim
su içtim..
maykıl törnırı hatırladım...
yıkıldım..
çizimlerime tekrar baktım..
baktım..
baktım...
baktım..
küfrettim...
sigara içtim..
sigara içtim..
su içtim
su içtim..
su içtim
su içtim..
su içtim
su içtim..
su içtim
su içtim..