29 Temmuz 2008




Yıllar önce bir yerden duymuştum, tuhaf ve inanılmaz gelmişti..
hala daha öyle geliyor ya neyse..
Elif Şafak ın yazdığı Siyah Sütü okudum..
bir süredir onun sayesinde kadınların belki de yaşamlarının en zor dönemine başka bir kadının gözünden baktım..
-ki bu ayrı bikaç blog yazısı konusu..-
toplumun kadına ve anneye bakış açısı, anneliğe yüklenen kutsallık sıfatının ağırlığı, bu ağırlığın altında ezilmek, çocuklarına kurabiyeler pişiremeyen anneler olmak, çalışan anne olmak ve zorlukları, hormonlar başımızın belaları.. depresyon yakıştırılmayan bir dönemde -taze anneyken- girilen ve girildiği için utanılan bunalımlar.. ve daha bir sürü kadınsal ve annesel sorunlar..
Tüm bunlardan şu anda bahsetmeyeceğim..
Şu an bahsetmek istediğim başka bir konu var..
bu yıllar önce duyduğum şeyi birden kitapta karşımda bulunca ..
bir otobüs yolculuğu sırasında..
uzun uzun düşünmeme vesile oldu..
böyle olduğuna çok inanamasam da diyor ki elif şafak daha hamileyken kızına yazdığı bir mektupta:
Bebeklerin annelerini seçtiklerine dair bir yazı okumuştum vaktiyle bir dergide. Gülüp geçmiştim o zamanlar. Ama artık pekala mümkün geliyor bu fikir. Gökyüzünden meleklerle yan yana oturup kainatın koca katalogundan anneni seçerken düşlüyorum seni. Önünde kocaman bir kitap açık duruyor. İçinde renk renk fotoğraflar. Her bir fotoğrafın altında kısa tanıtım bilgileri. Melekler sabırla çeviriyor sayfaları. Sen alıcı gözle bakıyorsun tek tek tüm adaylara.
“bu değil…” diyorsun. “yok bu da değil..”
Ne doktorlar ne mühendisler ne ev hanımları ne iş kadınları geçiyor gözünün önünden. Geçit töreni gibi. Hiçbirine alaka duymuyorsun. Oysa oldukça iddialı anne adayları var içlerinde. İşini iyi yapan, sevgi dolu ve hayli maharetli kadınlar bunlar. Sen gene de oralı olmuyorsun.
….
Mektup epey uzun hepsini yazmayayım.. ama elif şafak düşünüyor devamında.. 'neden onca mükemmel!?! Anne adayı dururken içlerinden beni seçti' diye..



Kitabı kapatıyorum..
otobüsteyim..
2 gün önce erdekte kızımın 8.yaşgününü bol kahkahalı bol hediyeli ve çok eğlenceli bir partiyle kutlamış, onu anneanne ve dedeyle tüm yazını geçirdiği denizde bırakmış bursaya evime dönerken..
kulağımda rammstein çalıyor.. mutter diye bağırıyor sevdiğim ses..



İnanmasam da bu olaya ben de düşünüyorum Öykünün beni neden seçmiş olabileceğini..
8 yıl önceki halimi görüyorum otobüsün penceresinde..
24 yaşındaydım ben anneliğe adım attığımda..
şimdiki halimden nasıl da farklı..
öykü planlanan bir çocuktu.
bütün hayatım gibi..
Yıllar öncesinden planlanmıştı hatta..
20 yaşında evlenip üniversiteye başladığımızda kimsenin bizi desteklememesine ve okuyamazsınız demesine inat biz o çocuk yaşımızla o çocuk halimizle önümüze kuvvetli ve büyük hedefler koymuştuk:
-Ne olursa olsun 4 yılda okullar bitecek
-Çocuğumuz olacak
-Askerlik
-İş
-Ev araba vs..
Öyle de oldu..

okulun 4.yılını hamile geçirerek okulun bitiminden bikaç hafta sonra kucağımda bebeğim vardı.
Bu geçen 4 yıl içerisinde gözüm de, aklım da sadece kilitlenilen hedeflerdeydi..
ve ben uzun bir uykuya yatmıştım..
uyuyor olduğumu yıllar sonra uyandığımda anlayacaktım üstelik..
ve beni uyandıran kişi kızım olacaktı..



Öykü gökyüzünden kendine anne olarak beni seçerken şunları düşünmüş olmalı öyleyse:
Bu kadın çok yalnız..

etrafı kalabalık oysa ama o yalnız..

üstelik uyuyor..

ve üstelik uyuduğunun bile farkında değil..

kocasının istediği gibi bir kadın rolüne girmiş.

Paraları olmadığı için okula gidemiyor sadece sınavlara gidiyor.

Evde kocasının da derslerini çalışıp (başka bölüm olmasına rağmen) ona özetler çıkarıp işini kolaylaştırıyor.

Temizlik yapıyor.

Yemek yapıyor.

Ders çalışıyor.

Hiçbir şey istemiyor !!!

hiçbir şey istemeden ve kendine bir çift bile ayakkabı almadan yıllarını geçiriyor.

En güzel yaşlarını bir kafeye gidip bir kahve bile içemeden geçiriyor..

kocası böyle mutlu çünkü kocası onu bu haliyle seviyor..Ve o kocasını çok seviyor. Onun istediği gibi bir kadın olmak sanki amacı sadece.

Oysa o öyle biri değil.

Önüne koyduğu hedeflere öyle kilitlenmiş ki bu yüzden hayatındaki eksikliklerin hiç birini fark etmiyor.

Hedeflerine ulaşınca ve ulaşılacak hedefleri kalmadığında anlayacak her şeyi..

geride hiç bir şeyinin olmadığını..

oysa bu kadın ne kadar kıpır kıpır canlı bir kızmış eskiden..

şimdi sessizce geçiriyor günlerini..

sevdiği tüm şeylerden usulca vazgeçmiş üstelik..

aman allahım bu kadın tam 4 yıldır müzik dinlemiyor..

olabilir mi böyle bişey.

Zamanının sağlam rock dinleyicisiymiş üstelik.

Ama tam 4 yıldır hiç müzik dinlemiyor.

Ders kitabı dışında kitap okumaz olmuş..

sevdiği çakıl taşı koleksiyonunu bırakmış..

en son sinemaya ne zaman gittiği bile hatırlanmıyor..

son zamanlarda yazmayı da bıraktı..

eskisi kadar da gülmüyor üstelik..

evet evet bu kadın kimliğini yitirmiş uyuyan bir güzel.

Ve ben onu uyandırmalıyım.

Kimliğini bulmasına yardımcı olmalıyım.

Anneliğe bu kadını seçiyorum !



:)
Benim kızım benden cesur..

ve ben pek çok konuda cesareti ondan öğrendim..




anne olduktan bikaç ay sonra uyandım..
uyanıp önce yabancılaştım..
yıllardır uyuduğumu kabul etmek istemedim..
yitirdiğim özgüvenimle öyle apaçık ortadaydım..



Bir sabah uyandım ve yanımda küçücük bir beden vardı kocaman kocaman açtığı gözleriyle beni inceleyen..
Ve ben anneydim artık..
Aslında gerçekten yalnız olduğumu o gün anladım..
öykümün kocaman kara gözlerine bakarken..
Ve etrafımdaki herkesi bir sis perdesinin ardına attım..



Uzun zaman aldı öykünün beni uyandırmasıyla girdiğim kimlik mücadelem, kendimi tanıma, isteklerime karar verme ve savaşma ..
kendim için.. kızım için savaşma..



Ben öyküye kurabiyeler pişiren maharetli ev kadını anne olmak istemedim.
Çünkü onun gözlerine baktığımda böyle bir anne istemediğini gördüm..
"kendine gel" diyen kara gözleri bana her zaman yolumu gösteren ışık oldu..
o dağınık bir evin ortasında deli deli kulakları küpeli diye gülme krizlerine tutularak bağıra çağıra birlikte şarkı söyleyebileceği bir anne istiyordu..
işten eve geldiğinde kendini temizliğe ve mutfağa kapatan bir anne yerine.. o kitap okuyan bir anne istiyordu ..
ki 1.oda yı takip edenler biliyor öykünün kitap okumada ilköğretim birincisi olup sertifika aldığını bu yıl..
o kendi deyimiyle “crazy mom” istiyordu..
o özgüveni yerinde, kendini tanıyan, ne istediğini bilen ve bu uğurda savaşabilen bir anne istiyordu.
O tutkulu bir anne istiyordu.. ki yaşama tutkusunu öğrenebilsin annesinden..





Ve ben de bu yüzden bir gün bile pişman olmadım girdiğim savaşlardan..



Evet öykünün 8.yaşgününü kutladık..
kocaman neredeyse boyu boyumda bir kızım var benim..
en çok yineledeği söz: iyi ki senin gibi bir annem var..
Bana daha büyük bir ödül var mı ki şu hayatta??
Yaşgünü hediyelerimden biri de buzdolobına yapıştırılan şeylerden biri (adı aklıma gelmedi) idi. Şöyle yazıyordu:
“insanın kızından daha iyi bir arkadaşı yoktur. Ve hiç kimsenin de senin gibi bir kızı”


Beni hayata döndüren içimin en güzel varlığı canım kızım..
crazy mom ın yol arkadaşı..
hayalgücü sınır tanımayan ve beni de o büyülü dünyaya çeken, bana kendimi armağan eden içimin gülen cesur yönü seni çok seviyorum.
İyi ki Doğmuşsun..
ve iyi ki anneliğine beni layık görmüşsün..
her ne koşulda olursa olsun, bir gün bana doğru gelmeyen şeyleri yaptığında bile ben bu yolda senin daima yanında olacağım..

Sana arada bir 7.oda dan da seslenen Annen..


(RAMMSTEIN - MUTTER)

35 yorum:

Wami dedi ki...

siyah sütü bende bir solukta okudum ve ertesi gün elif şafagın tüm kitaplarını aldım..sanırım o kitabın üzerine yazılabilecek en güzel yazıyı da sen yazmışsın..muhteşem bir anlatı olmuş..
öykü nün dogum gününü ve seni kutluyorum..
sevgiyle kalın...

Asuman Unsal dedi ki...

Elif Şafak la ilgili hala tek hayal kırıklığım siyah süt dür

bu kadar güzel başlanıp da sonunu getirememsi
ki hep sonlar vurucudur kitaplarında
ne acayip bir buhranda olduğunun belki de tek göstergesi
yine de
diğer kitaplarına saygıdan sonuna kadar okuyayım dedim
ama işkence gibi
belki hamile kalmış olsaydım sadece o verdiği duygu için buna katlanabilirdim
ama ben başka bişi aradım demek ki

olsun


hiç ayrılmayın diyorummm
öperimmm

gaykedi dedi ki...

aslıberry'de "siyah süt" ile pek içli birşeyler "yazmıştı" aylar önce, spiritüalizm ve reenkarnasyon inancında kişinin anne baba dahil tüm yaşam detaylarını kendi seçmesi temel bir itikattır. "karma" dedikleri şey bu işte,

sizin bu mutlu 'karma'nız ömür boyu bozulmasın :)

şule dedi ki...

canim arkadasim, oyku cok guzel bir secim yapmis bence de :)
umarim cok uzun yillar boyunca anne-kiz ve iki dost/yol arkadasi kivamini yitirmeden ve cok mutlu ve coskulu yasarsiniz bu hayati.

gerbera_ferezya@hotmail.com dedi ki...

siyah sütü okumadım.
okumaya cesaret edemedim nedense belkide anne olmadığım için...

bir gün bir kız çocuğu beni de anne olarak seçer mi bilmiyorum.

Umarım bir ömür boyu ayrılmayın..

7.oda dedi ki...

wami; diğer kitaplarını alıp okumayı ben de düşünüyorum walla :) anlatım dili çok hoşuma gitti. teşekkür ederim kutlama için.. umarım uzun seneler sen de yavrunla birlikte.. mücadelemiz büyük bizim..

asu; diğer kitaplarını okumadığım için bir karşılaştırma yapamıyorum ama bu kitap evet öyle müthiş bir bitişe sahip değil.. zaten pek çok kitap böyle.. iyi bir başlangıç yapmak zor değil aksine iyi bir bitişte bütün mesele.. ama elif şafak ın anlatım dili çok hoşuma gitti. ve inan anlattığından da karanlık köşeleri var anneliğin, o karanlığı tama olarak hiçbirimizin anlatamayacağımızı düşünüyorum.. bu yüzden de o karanlığa girmeyen birinin aynı hisleri hissetmesi imkansız tabi. karanlıkla mutlu olmayı öğretiyor bu annelik güzelliği başka bişi demiyorum :)

gaykedi; sevgili aslının yazısını okudum, nasıl sa öylece anlatıvermiş aslında herşeyi:)karma hakkında çok bişey bilmiyorum ne yazık ki.. metaryalist algılarım, algılamamakta epey dirençliler :)
ama evet karma mız bozulmasın :) teşekkür ederim.

Şule; teşekkür ederim canım arkadaşım, kızımın mektup arkadaşının güzel annesi :) mektup deyince pek bi tembel bizimki tatilde yarım sayfa yazdı devamını getirmesi için beklemedeyiz bakalım :)

Candies; gökyüzünden bir sürü çocuk var neden olmasın, senin de kucağına atlayacak bir bebek var eminim :)
siyah süt.. sever misin pek emin değilim ama ben tavsiye ederim yine de.

Unknown dedi ki...

öncelikle Öykü'nün 8.yaş gününü kutlarım...uykudan uyandıran minik öykü büyümüş annesine arkadaş olmuş..:)))daha nice yaş günleri diyeyim..nasıl bir anne seçtiğini ise şimdi yaşına göre kavradığı kadar anlasa bile ileride daha iyi anlayacaktır..doğruları uğruna hayatını altüst edebilecek kararlar alabilen cesur yürek bir anne..türkiye geneline baktığımızda sıradışı bir anne..on parmağında on marifet bir anne...gerektiğinde yumuşak..sevecen..tutkulu..müzik tutkunu..sanatçı..yorumcu...kısacası derin bir anne...ne mutlu sana ÖYKÜ...ne mutlu sana fatoş..

7.oda dedi ki...

yaaaa Orti; bu ne güzel bir yorum yaf, ağzım kulaklarıma ulaştı gene :) kocamannn sarıldım sana :)

Adsız dedi ki...

iyi ki varsın öyküüüü.
hiç bitmesin bu arkadaşlığınız.

Vladimir dedi ki...

Öykü çok güzel bir isim, önünde uzayan yıları da ismi gibi güzel olsun dilerim. Mutlu yıllar.

http dedi ki...

kitabı okumadım...gerek de duymuyorum artık...zira kitabın yaşayan halisin sen fatoş, seni okumayı, izlemeyi tercih ederim kanlı canlı...

ve bence "öykü" nün en güzelini sen yazmışsın...üstelik ellerinden tutmuşsun yazdığın öykünün...kaç şair, kaç yazar yaşayabilir ki bunu, kaçı tadabilir ki bu tuzu, suyu...

anneliğin, doğanın tam merkezinden gelen sahiplenme, koruma, gözetme duygularını nasıl da güzel yaşamış, nasıl güzel yaşatmışsın kızına...ve nasıl bir yansıtıştır ki bu; kızın, yüzünü güneşe dönmüş çiçekler gibi, yüzüne odaklanmış...

kızım olsun istedim birden...çok feci...

yüzü güneş olan bir annesi olsun istedim...sütü siyah mı olur beyaz mı, mavimi bilemem...istanbul koksun yeter...

Pilli Petro dedi ki...

7.Oda,kişi gerçekten annesini seçer mi bilemem belki seçiyodur ama seçim yapılabiliyorsa Öykü gerçekten iyi bi seçim yapmış.

anneden çok ömür boyu yanıda olacak bi arkadaş seçmiş kendine.ne mutlu ona.

Doğum günü kutlu olsun küçük hanımı,ömür boyu gülücüklerle dolu bir ömrü olsun.

Leylək Xəlifə dedi ki...

bu mevzuda bir amerikan filmi izlemiştim yillar once. daha dogmamış cocuk baska dunyadan gelip kendi annesini ariyordu. benim annem nasil biri olucak diye merak ediyordu. malesef filmin adini hatirlamiyorum.
Öyküyu cok tebrik ederim. Nice yillara insallah :)

7.oda dedi ki...

epoch; :)

vladimir; teşekkür ederim, aynen katılıyorum :)kendi öyküsünü dilediğince yaşayabileceği yıllar olsun önünde..

oğuz; aynı fotoğraftaki gibi ağzım kulaklarımda yine :)
çok feci istekler iyidir :)
istanbul kokusunu taşıyan bir bedenin içinde yosun kokusu olduğunu da unutmamak gerek :)

bekriya; olsun olsun gülücüklerle dolu bir ömrü olsun :)

sabinam; sanki ben de izlemiş olabilirim o filmi ama ben de tam hatırlayamadım :) teşkkürler.

....... dedi ki...

Mutlu yıllar Öykü :) Sana bunları yazan bir annen olduğu için o kadar şanslısın ki... İçinde ölçülemez bir sevgi büyüyecektir senin... Anne kız hem mutlu kalın :) Ben de kendi kızımı bekleyeyim... :)

ABİ dedi ki...

ya hiç babayı seçen çocuk yokmudur ya..? "Aha işte şu hıyarı seçtim." gibi filan?
Hamile kalmak istiyorum..
Şaka bi tarafa.. Çok iyi bir yazıydı..

Asuman Unsal dedi ki...

hahha
süper

anne babayı
çocuk anneyi
seçiyor

annelerin yanılma payı çok da
çocukta pek olmuyor
hihihhi

efrasiyab dedi ki...

bazen yaşamamışlğın hatırası daha yakıcı olur. güzeli ertelemek, kendini feda etmek, en zor zamanlarmış gibi yaşamak en güzel en özgür öğrencilik yıllarını.

ama o zor yıllar adam ediyor adamı. yazını okudum bir daha gördüm bunu. bu arada 4 yıl şarkısız nasıl yaşanır aklım almıyor. şarkısız yaşanır mı ki hem_? onu da aklım almıyor.:)

Cüzzamlı Melek dedi ki...

Allah bağışlasın.

atesinsesi dedi ki...

çocuk anneyi seçiyorda
insan özgürlüğü secemiyor.
ne tuhaf bir dünyayı ezberletiyorlar bize değil mi?

Adsız dedi ki...

annelik ile ilgili hisleri - duyguları bilmeme imkan yok tabi ki güzel şeyler yazmışsın, yazılmış

ancak beni en çok etkileyen kısım

bir takım planların hayatı yaşanması gerek olan, yaşanılası kıyılardan ne kadar da uzağa attığı.
bunun betimlemesini harika yapmışsın
okurken yazdıklarını, hayatta ıskaladıklarım geliyor aklıma
aslına bakarsan, askerde iken kafamda planladığım her şeyi gerçekleştirdim kendimce. bununla da gurur duyarım her zaman
ama yine de
bir şeyler planlamak başka şeylerin kıyısından köşesinden geçişleri ne kadar da etkileyebiliyor

yüksek süratta, göz doğrultundaki küçücük daire dışında kalan alanların blur olması gibi

gene güzel bir yazı
seviyorum
eline, kalemine, yüreğine sağlık güzel kadın

eh bi cigara içeyim ben o zaman

nehiro dedi ki...

Merhaba...
Sizi okuduğum bir blogda buldum.
yazınızı okuyunca da yazmak istedim.
İlk önce Öykü'nün doğum günü kutlu olsun sonrada annesinin kıymetini bilsin derim. Ama sizinle yetişen çocuk eminim bilecektir.
Okuduğum çoçuk üzerine yazılmış yazılardan biri diğerlerinide yiğenimin "anlat anne" bloğunda okurun genelde.
Ama beni asıl etkileyen hayatı ıskalamamak ve "keşke" lerin çok olmaması adına geçirdiğiniz evrim.
Çünkü aynı evrimi geçiren birisi olarak bu kadar yürekli birisiyle ilk olarak karşılaştım.
Genelde herkes bana "deli" der bu konuda."Rahatını tepen deli"...

7.oda dedi ki...

youred; senin de yüreğinden kızın için dökülen kelimeleri okuyacağız bir gün :)

abi; alemsin sen yaf, çok güldüm :)))

asu; süpersin :)

efrasiyab; ne güzel anlatmışsın ilk paragrafında içimden yıkıp geçen rüzgarın halini..
bu arada 4 değil tam 6 yıl hiç müzik dinlemeden yaşamışım ve bunu fark bile etmeden. 4 yıllık iken öykü doğdu da benim kimlik mücadelem de var.. 6 yıl sonra farkettiğimde durumu neler hissettiğimi bir gün ayrıca yazarım belki.. yeniden müziğe geri dönmek istediğin de bile kalıyorsun elin kolun bağlı.. ne dinliyordum ki ben diyorsun öyle uzak .. kimler çıkmış ne çok yeni albüm yeni grup yeni şarkı hatta yeni bir tür .. alternatif rock diye bişeyi bilmiyorken uykuya dalmışım uyandığımda böyle şeyler vardı.. enterasan hikayelerim var :)

cüzzamlı melek; teşekkür ederim :)

ateşin sesi; öyle ya hakkaten.. özgürlüğünü seçtiğinde sanki adam öldürmüşün katil olmuşsun gibi karşına dikileveriyor herkesler :)

buzlu viski; yolun sonunda öyle bir odaklanıyor ki insan, o sırada yürüdüğü yolu görmüyor, çorak mı ormanlık mı sulak mı kurak mı.. sonra geriye dönüp bakıyorsun nasıl bir yolda yürümüşsün yıllardır..

nehiro; teşekkür ederim öncelikle.. rahatını tepen deli :)
ben keni kendime de o zamanlar rahat bi tarafıma mı battı ne gerizekalı bi kadınım ben belamı mı istiyorum derdim.. çok sonra gerçekten rahata kavuşunca anladım aslında gerçeklerin böyle olmadığını :)

Adsız dedi ki...

Merhaba öykü iyi ki seni seçmiş anneliğe...uyuyan güzeli uyandırıp dünyaya kazandırmış...hiç ayrılmayın diyorum...Sevgiyle kalın...

cinar dedi ki...

Öykü'ye kendiyle barışık ve hayattan zevk almasını bildiği nice güzel yıllar dilerim.
Genç yaşta anne olmanın en güzel getirilerinden biri bu sanırım. Arkadaş gibi, elelesiniz. Fotoğraflara bayıldım bu açıdan. Birbirinizi hep bu kadar iyi anlamanızı dilerim :)

sgürel dedi ki...

öykünün doğum gününü kutlar mutlu yıllar dilerim...

Abdulkadir dedi ki...

nihayet tüm yorumları okudum ve şanslıyım ki bu kadar geç kalmama rağmen söyleyeceğim şeyi kimse söylememiş

sanırım pek bilinmeyen bir gerçek bu ve evet bu söylediğiniz şey gerçek...

siz aslında öyküyle yaşıtsınız,diğer tüm insanlarla olduğunuz gibi,kâlû bela'dan beri,
elest meclisinde beraberdiniz...
yani ezel meclisi,
"ezelden beri" tabirini hatırlatmıştır anlattıklarım...

o gün neler mi oldu?
alıntılayım;

kur-an'ı kerim'de anlatılır ki: allah dünyada hiç bir şey yokken, hatta dünya yokken, ruhlar alemini yarattı... sonra bütün ruhları bir araya toplayıp sordu,elestü bi- rabbikum? yani: ben sizin rabbiniz değil miyim? ruhlarımız bu soru karşısında 'kalu bela' dedi: 'sen bizim şüphesiz rabbimizsin'.. bu meclis varlığın ilk toplantısıydı.bütün ruhlar orada şahit tutuldular, ta ki dünyaya gelip bir bedene girdikleri vakit sözlerinden dönmesinler...
ezel bezmi'nde yan yana olanlar, birbirlerini görenler, konusanlar; bu dünyaya geldiklerinde de yan yana ve yakın olurlar... (aşk, işte o ezel gününe dayanır)

bir de sağlam kaynaklar vereyim size,buyrun...
ve buyrun
eğer bakarsanız daha kolay bulmak için ctrl+f ile arama yaparsınız, "kâlû belâ" şeklinde yazılıyor...

Abdulkadir dedi ki...

Şu şarkıyı biliyor musun?

fish dedi ki...

anne olmak cesaret ister...seçim kimin bilmiyorum ama cesaret sana ait..

"anne olmama" isteğimi seni okuyarak aşmak niyetindeyim..

hadi hayırlısı :))

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

ben her ikinizide çok seviyorum iyiki doğurmuş annen seni ve iyiki doğurmuşun öyküyü...hayat boyu ayrılmadan mutlu bir ömür dilemekten ötesi yok bizim için...

Ferhanca dedi ki...

Dhana nice güzel yaşlar dilerim..Her zaman yanında olursun inşallah..Allah ayırmasın..Öykücüğümün en güzel günlerini beraber yaşarsınız..

Fatoşcum, öykü çok şanslı senin gibi bir annaesi var..Öykü, iyi seçim yapmış..ben de kızıma söyledim hemen sen beni seçmişsin diye .. seçimlerde, oğullar, kızlar annelerinden genelde memnundurlar,umarım:))

YILDIZNAF dedi ki...

Cilgin Anne,

Cilgin Kizin'la bir omurboyu dans etmen dilegiyle...

Baska bir Cilgin Anne ve Kiz

Kremali'nin annesi dedi ki...

O yasta bir kizin hayallerini susleyecek kadar olaganustu bir annesiniz gercekten de. Guzel, sirin, cesur, ve af buyurun biraz da deli :))

Benim sizin adiniza tek korkum, Oyku'nun buyudukce annesini kendine akran ve arkadas olarak gormekten vazgecmesi. Kendi annemle benzer bir surec yasadigimdan, incinip incittigimden biliyorum.

Dilerim siz hep akran arkadas, mutlu mesut yasarsiniz...

Sevgiler,
Ayse Sule

Yuki dedi ki...

Annemi hiç bu yönden sevmemiştim, tanrım onu seçme şansı verdiğin için ve bu güzel yazıyı yazan bayanı tesadüfle karşıma çıkardığın için teşekkürler :)

Adsız dedi ki...

Yazınız çok duygusal, çok etkileyici. Kızınızı ve sizi buluşturan, sizi kızınıza, kızınızı da size bağışlayan asıl seçiciyi görsek, ah bir görsek... sevgiler...