24 Mayıs 2007

adios..


Geçen akşam telefonuma bir mesaj geldi: “Mailini bi kontrol etsene”
bir süre sonra açtım mailimi.. ve konu başlığı gülücük olan maili aynen kopyalayıp yapıştırıyorum:
Şimdi ben sana desem kiiiiii;
"Rammstein konser vermek için Türkiye'ye geliyoooorrrr"...
Müjdemi de istesem akabinde...
Müjdemin karşılığı ve de tepkin ne olurduuu????
……………..
…………..
…………
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
Ben arıyorum arkadaşımı ve ağzım kulaklarıma epey yaklaşmış ve neredeyse çığlık atar pozisyonda ilk cümle şu oluyor telefonda:
Ne zamaaaaaaaaaaaannnnnnn

Rammsteinnnnnnnn
Hani şu muhteşem ses
Hani şu bana her şeyi yaptırabilecek ses
Hani şu kanımı kaynatan içimi coşkuyla dolduran grup
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa


bakınız: 10 ay önce üye olduğum Last Fm kayıtlarım bile bazı şeyleri gösteriyor:
son 10 ayda en çok dinlediğim gruplar

Bi insan daha güzel bi haberle tatile çıkamaz değil mi :)))
Hayır haberi veren arkadaş biletix de çalışmasa inanmayacağım..
o kadar inanılmaz benim için ..
inanılmazzz ve mutluluk verici..
Bu yaz geliyorlarmışşşşş tarih henüz belli olmasa da bu yaz geliyorlarmışşş !!
Rammstein ı canlı dinleyebileceğime inanmıyorum ben..
Till Lindeman ı, canlı dinleyeceğime inanamıyorum !!!
öyle heyecanlıyım ki öyle.. geleceklerini düşündüğüm zaman nefesim bile kesiliyor !!

ben; içimde yeterli kelime bulamayıp anlatamadığım heyecanımla yarın akşam tatile çıkıyorum..
10 gün kadar buralarda olmayacağım..
Kitaplarımla, müziğimle, fotoğraf makinemle, defterimle ve içimde rammstein ın yarattığı müthiş heyecanla yola çıkıyorum..
10 gün sonra tekrar buluşmak dileğiyle..
Adiossssssssss :)

(RAMMSTEIN - ADIOS)

18 Mayıs 2007

üçlemeler..


Öncelikle hepinize çok çok çok teşekkür ediyorum.. "elma armut" yazımdan sonra bana telefonla ve maille ulaşıp öfkeli kelimelerimi paylaşıp sonunda “boşverrr” diyen tüm arkadaşlarıma kocaman teşekkürler..

Hep merak ederdim..
günde ortalama 100-150 arası giriş oluyor siteme..
sürekli takip edenler var..
tesadüfen girip tüm arşivimi kurcalayanlar var..
ne düşünürler, ne hissederler okurken.. ??
neden daha sonra yine, daha sonra yine gelip devamlı okurlar beni diye..
zaten arakadaşlarım olanlar tamam, flickr dan fotoğrafçı arkadaşlarım tamam, benim gibi blogları olup döktürenler tamam..
ama ya sessiz okurlar??
Bu sessiz okurlar hep ilgimi çekmiştir stattan incelerken..

İşte dün akşam sessiz okurlarımdan biri mektupla ulaştı bana..
kim olduğunu bilmiyorum..
ama yazdıkları bi dost eli gibi sıcaktı..
“nefes almama, hayata tutunmama yardımcı oluyor yazdıklarınız. Ama sizi sinirli ve üzgün görmek… işte bu çok kötü..” diye başlıyordu mektubu..
insan sevdiklerinin, bildiklerinin üzüntülerinden etkilenir diye düşünürdüm hep..
hiç bilmediği, tanımadığı bir insanın üzüntüsünü hissedemez derdim..
hani "ateş düştüğü yeri yakar, uzakları değil" derler ya şu meşhur atalarımız..
ona da sordum içtenlikle bunu..
uzuunn ve düşündürücü bir mektubu daha geldi bugün..
(hala düşünüyorum:)

Sonra bugün sabah aldığım radikalin kitap ekini incelerken, iş arkadaşlarımdan birine: “haftaya tatile çıkıyorum, öykü saat 21 de uyuyunca ben mecbur otelin odasında balkonunda geçireceğim akşamlarımı, fırsat bu fırsat bisürü kitap okumak istiyor canım, tavsiye edebileceğin kitaplar var mı?” diye sormuş, üstüne kitap ekinden 2 tane kitabı çok merak etmiş, 'bunları sipariş edeyim hemen netten' diye düşünürken, bizim güvenlik görevlisi elinde bi paketle içeri girdi..
veee evvvettt sevgili tuzluk’cum bana paket yollamışşş..
hemen açtım tabi..
sitesinde çok iyi film olduğunu belirttiği smoke u bulduğunu duyunca ben de istiyorum ben de istiyorum diye hayıflanmıştım.. sağolsun kutulu kapaklı almış filmi bana :)
sonra bi de kitap çıktııı paketten !!! şeytan ve kadın.. hiç paulo coelho okumadım.. (tatil kitaplarımdan biri geldi bile, ne güzel) kitabın arkasını çevirdim hemen.. veeee aynen şöyle bir cümle vardı orda : Yabancı, köy halkına 7 gün süre tanımıştır. :)… (7 gün sonra tatile gidiyorum:)
ve paketten üçleme yi tamamlamak üzere müzik cd si de çıktı..

Pek bi sevindim.. :)
hediyelere kim sevinmez de zaten.. ama hem paketin içinden sevdiğim şeyler (film,kitap,müzik) çıktı, hem de bu çok doğru bi zamanda ulaştı bana :)
hem de sürpriz oldu.. çünkü sevgili tuzluk söylememişti hiç "paketini yolladım" diye..
Kocamannnn teşekkür..


"Özledik" diyor bir fotoğrafçı arkadaşım da..
"keyifsizsin biliyorum ama yeni fotoğraflarını görmek istiyorum" diyor..
buyur sevgili Orhan biraz önce çektim hediyelerimin fotoğrafını..

Şu sessiz okurum mektubun sonlarına doğru demiş ki: “Güçlü olmalısınız, bana ve benim gibi olan tüm erkeklere inat, bu gücü sizde gördüm ben, yanılmış olamam...”
Galiba yanılmamış evet.. biraz Rammstein dinleyeyim kendime gelirim ben :)
Ama ondan önce hem unutmadığımı belirtmek için hem de sevgili arkadaşlarıma destekleri için armağan olsun bu şarkı:


(VAYA CON DIOS – JUST A FRIEND OF MINE)

16 Mayıs 2007

elma..armut



bir insan uyuzsa .. hayatı boyunca uyuzdur..
bir insan sorunlu bi karaktere sahipse .. hayatı boyunca sorunludur..
bir insan dengesizse.. hayatı boyunca dengesizdir..
böyle insanlarla bi şekilde ilişkisi olan insanlar da zamanla onlar gibi olma yolunda ilerler..
en iyisi bir an önce uzaklaşmaktır.. ama siz uzaklaştıkça onlar yine bi şekilde size sorun yaratmanın yollarını bulurlar.. çünkü böyle insanlar için yaşamak sorun çıkarmak demektir.. hayatlarında bi sorun olmazsa yaşayamazlar.. bardağın sürekli boş tarafını görmekten de öte bişey bu.. rahat durmamak, rahat bırakmamak, sorun çıkarmak..
son olarak.. atalarımızın bi lafı var ki.. bazen gerçekten de nasıl uyuyor hayata..
elma ağacının dibine armut düşmez..
siz siz olun elma ağacını gördüğünüz halde, dibindeki meyvenin armut olabileceğini düşünüp umutlanıp yıllarınızı harcamayın..


(110 - BİTTİ Mİ)
(gerçekten çok sıkıldım yeter artık)

14 Mayıs 2007

sekiz..


Çizilişine göre anıtı dikilmiş sonsuz, aksesuarları eksik kardan adam ya da belden sıkılmış kum saati..

Arabalarda benzinciye çalışan silindir sayısı..

Nicedir çalışmanın ve uykunun “ideal süre”si..

Buçuklusu Fellini’ye ait..
Yine de, kendisi, daha çok amatör ve “edepsiz” filmlere milimetre nitelemesi..

Ayrıca, ilk küp sayı (2x2x2) olan 8 mükemmel sayı olarak kabul edilir.
8 aylık bebeğin süt dişleri çıkar; 8 yaşında çocuğun süt dişleri dökülür; 8in iki katında olgunluğa erişliir, 8in karesinde (64) ise üretme yeteneği kaybolur..

8.ay en sıcak ayımızdır.. ki 7.oda 8.ayda dünyaya gelmiştir.. :)

Yaşamında 8 in izlerini arayanlara hediye ediyorum bu şarkıyı..

(A NEVERENDING WAY - ORPHANED LAND)
(LIVE)

2 Mayıs 2007

bu son (mu)


Hani hep deriz yabu son” ..
çoğu zaman bu cümleyi kullandığımızda son olmaz aslında :)

Daha çocukken başlıyoruz bu cümleyi hayatımıza almaya..
yaramazlık yaptığımızda ve anne ya da babamız kızdığında heme
n bu son, bi daha yapmayacağım” deriz..
ama yine yaparız :)
ve yine
bu sonderiz karşımızda öfkeli birilerini bulduğumuzda :)
hoş ebeveynken de durum değişmiyor sanırım..
roller değişse de bazen kelimeler aynı kalıyor :)
yaramazlık yapan çocuğumuza “se
ni bu son uyarışım” deyiveririz..
ama gerçekte son değildir..
bu cümleyi kullandıktan sonra bile bilmem kaç “son kez” daha uyaracağızdır :)

Bu son, bi daha yaramazlık yapmayacağım..
Bu son, bi daha hep sözünü dinleyeceğim..
Bu son, bi daha sigara içmeyeceğim..
Bu son, bi daha yalan söylemeyeceğim..
Bu son, bi daha sevmeyeceğim..
Bu son, bi daha aşık olmayacağım..
Bu son, bi daha sınavıma iyi çalışacağım..
Bu son, bi daha kimseye yenilmeyeceğim..
Bu son, bi daha kimseye güvenmeyeceğim..
Bu son, bi daha hiçbişeyi zorlamayacağım..
Bu son, seni bir daha uyarmayacağım..
Bu son, bu kez bitti..
Bu son, bi daha evlenmeyeceğim :)
….
..

Bunlar hemen bi çırpıda aklıma gelen
bu son lar..
ve bu son ların gerçekten sonu yok:)
işin ilginç tarafı da
bu sonderken hepimizin kendi söylediklerimize inanmamız..
gerçekten de içimizden
bu sondiye haykırdığımız için kelimeye dökülür bu cümle..
bi daha yaramazlık yapmayacağımıza o anda inanırız..
bi daha kimseye güvenmeyeceğimize o anda gerçekten inanırız..
bu kez gerçekten son olduğuna inanırız..
ama..
son değildir..
neden peki ??
pek çok nedeni var elbet :)
bunu başka bir post konusu olarak –hatta postun adı: "gerçekten son olmayan sonların sebepleri" olsun- yazmak üzere erteleyerek, aklıma
bu sonların nerden geldiğini söyleyeyim..

sevgili arkadaşlarım ve sitemi sürekli takip eden sessiz okuyucularım biliyor ki bir ay önce
boşanma davam vardı. Ve tek celse de boşanmıştık.
Bence
bu son du !!!
yani davanın sonunda hakime hanım: “…. şartlarında anlaşarak tarafların boşanmalarına karar verilmiştir” demişti.. ve biz de kağıdı imzalamıştık... bence gerçekten
bu son du !!
ama devlet dedi ki: “yok öyle kolay son :) tek seferde son olur mu :) sen hayatın boyunca
bu sondediğin zaman son oldu mu?? Öyleyse şimdi neden olsun?? Bu sadece mahkemenin kararı.. hele gel bi kesinleştir bakalım kararı….”

Şaka bi yana.. sevgili avukat arkadaşım (buradan bir kez daha teşekkür ediyorum Lemancım) hem bizi uyardı hem de ülkemizde avukatsız boşanan çiftlerin başına çok sık gelen bu karmaşıklığı anlattı.. çiftler mahkeme den çıkan boşanma kararının altına imzayı attıklarında, boşandıklarını sanıyorlar.. Eğer içlerinden biri nüfus cüzdanını hemen değiştirmeye kalkarsa sorun ortaya çıkyıor.. ama yıllarca değiştirmek için başvurmayanlar oluyormuş.. işte onlar için sorun başlıyor.. aradan yıllar geçiyor mesela.. birisi evlenmeye kalkınca nüfus müdürlüğünden hala evli olduğu sonucu ortaya çıkıyor.. neden ?? kararı kesinleştirmedikleri için..
Yani karar kesinleştirme diye bişey var arkadaşlar.. temyiz hakkından vazgeçip kararı kesinleştirdiğinize dair üç beş yere imza atıyorsunuz adiliyede.. mahkemede sizin boşanmanıza karar veren hakime hanım odasında imzalardan sonra son bir kez daha soruyor size..
“temyiz hakkınızdan vazgeçiyorsunuz??”
.. evet
.. evet
“boşanma kararını kabul ediyorsunuz??”
evet ..
evet..
o zaman temyiz yolunu kapatarak boşanmanızı kesinleştiriyorum..

Adliyeden çıktığımda kocaman kocaman yağmur yağıyordu..
hani çok uzun zamandır görmediğim iri damlalarla bi ıslandım bi ıslandım..
yağmur iyidir dedim içimden..
ki benim gibi yağmuru da, ıslanmayı da çok seven biri için adliye çıkışı nasıl bi ferahlık yaşattı bana kimse anlayamaz..
içimden bi de dedim ki: “geçmişe ait ne kadar kötü anım varsa aksın gitsin bu damlacıklar gibi.. bu yağmur hepsini alıp götürsün..”

Eve geldim sırılsıklam..
bahar gelmiş..
evime yağmurlu toprak kokusu girsin dedim açtım pencerelerimi..
ve bugünün anısına yukarıdaki fotoğrafı çektim..
Sanırım bu kez gerçekten son :)
Son dimiiiiii?!?!??!?


(A-HA - CRY IN THE RAIN)