31 Mart 2007

marka tutkusu..


Sevgili Derin yine ebeledi beni :)
Vazgeçemediğim markalar..
Çok fazla marka tutkum olmamasına rağmen evet vazgeçemediğim markalar var benim de :)

1. Herşeyden önce asla ama asla vazgeçemeyeceğim ve yıllardır büyüsünden kurtulamadığım ve asla değiştirmediğim ve Ana Notası: "Gece Kraliçesi Çiçeği" olan parfümüm (benle özdeşleşen kokum mu demeliydim?:) : DIOR ADDICT !!

Sanırım tek marka tutkum budur.. bundan sonra sayacaklarım asla vazgeçmem diyemediğim ama yine de imkanım varsa kesinlikle tercih ettiğim markalar:

2. Duş Jeli: Avon un tarçınlı duş jeli
3. Çukulata: Nestle Damak :)
4. Kahve: Starbucks'un beyaz çikolatalı mocha sı :)
5. Çay: Lipton Early Grey : Bergamot (bergamut değil) aromalı siyah çay
6. Alkol: Absolut Vodka
7. Giyim: Adil Işık da ne varsa hepsini giyebilirim sanırım :)

Ben de Witness ı, Tuzluk u ve Abi yi ebeliyorum :) hadi bakalım sizde hangi markalar var görelim :)

Not: Sayıların portrelerine devam edeceğim sevgili arkadaşlar.. özellikle ara vermedim.. fakat çok karmaşık bir hafta geçirdiğimden böyle gecikti :)
çok yakında.. 7.oda yı izlemeye devam edin :)

(DOLORES O'RIORDAN - ORDINARY DAY)

28 Mart 2007

altı..


amuda kalkmış 9 ya da çocukluktaki çizgi tavşanımızın kıçı değilse, 6, siyasi literatürümüzün tartışmasız en "ünlü" okları..

çalışan insanın o mutlu paydos saati..

şans oyunlarının tutturulması en arzulanan skoru..

hislerinse en ele avuca gelmeyeni..

ikisi, Türkçe'de işi pek de erdemli olmayan biçimde "bağlama"..
üçünün biraradalığında acaba biraz da bu yüzden mi, sayıca "şeytan" arama??

(MARILYN MANSON - COUNT OF SİX AND DIE)

beş..


ister ilköğretimin "pekiiyi"si olarak düşünelim kendisini, isterse lisenin "idareci" notu olarak, 5, sayıların belli ki "ders" vermeye en isteklisi..

nitekim, el'de de ya durdurma işareti ve şamar adı ya da bir güle güle sallaması..

öte yandan, çay saati ve viteslerin de gösterdiği gibi, duyularımızın bu temel kadrosu keyif ve süslenme kadar kolayca abartmaya da meyilli..

ne dersiniz; Vonnegut'ın romanında, onu zıvanadan çıkan insanlığa mezbaha numarası kılması biraz da bu yüzden mi??

(MAZZY STAR - FIVE STRING SERENADE)

25 Mart 2007

dört..


Çizilişine göre profilden burun ya da yıldırım amblemi değilse eğer, sayıların hem filika yelkeni hem tek ayak cezalısı..

Her an devrilecekmiş gibi bir görüntü ama dengesini hep koruyan ve ayakta duran bi dikbaşlılık..

Yaprakta en zor bulunanı yonca nın..

Göz’de aşağılamadan zevkten olunan köşeye :), basının kuvvet numarasından mükemmelin müzikal ölçüsüne, dört büyük dinden dört kutsal kitaba, 4, sayıların dört bir yönde kullanılanı..

Baştan belli değil mi zaten; yalnız dünyaya temel unsur değil, mahşere de atlı sayısı..

Hayatımda pek çok anlamlı günlerimde hep 4 e ve 4 ün katlarına rastlamış biri olarak, benim için özel bir değeri olan bu rakam için … taaa eskilerden.. yaşamımın dört dörtlük olduğu zamanlardan çok çok sevdiğim hatta o sesi çıkarabilmek için defalarca söylemeyi denediğim bir şarkıyı seçiyorum..

Keyifle..

(METALLICA - THE MEMORY REMAIN)

üç..


Çizilişe göre ister bi başka hilal taşısın üstünde, ister büyük kalçalı bir 7 olsun.. 3 sayıların en silahşör kılıklı akrobatı..

Üç İstanbul’dan, özellikle yönetmenlerin 3lemelerine.. edebiyatın da, sosyal bilimlerin de, sanatın da favori rakamı..

Güne öğün düzeni, gazetelerin en sömürülen sayfası, evlerde ise en pazarlanabilir oda sayısı..

3 ü nün yan yana gelişinde, silikonlu dudaklara kullanım antremanı..

İnsanlığın çoğunluk uğurlu rakamı, “içinden bi sayı tut” denilince akla en ilk geleni..

Ona varılıncaya dek sayışta ise, ya bir tehdit unsuru ya da eyleme geçme adımı..

(ORPHANED LAND - BIRTH OF THE THREE)

23 Mart 2007

iki..


1, onu kendisinden sonra geldiği için küçümsemeye çalışsa da 2, sayıların hem bahçe sulayan hortumu, hem de en zarif boyunlusu :)

Elde, sesli sayı; bisiklette büyüme işareti.. arabada ise, kendinden başkasını düşünmeyen gösterişçi..

İki Şehrin Hikayesi’nden İki Başına Yürümek’e Karagöz ve Hacıvat’tan Romeo ve Juliet’e adlarda ve kişilerde sanat ve edebiyatın sayılarda en sevdiği..
Yine de, anlatımda, “şahıs”ların en az şans tanınan tekil’i..

Yoksa, bir yandan iki’liği, karşıtlığı, ikiyüzlülüğüyle olumsuzu.. öte yandan çift’i, dostluğu, dolayısıyla dayanışma ve mutluluğu çizişiyle 2, aslında insanlığın kendisini onda gördüğü bütün haller mi?..

(THE DOORS - LOVE ME TWO TIMES)

22 Mart 2007

bir..


Bilmem O’a hiçlik atfedip kendinde bir varlık gördüğünden mi, 1, bir yandan sayıların en burnubüyüğü, en yarışmacısı..
Öte yandan, hem felsefede dünyanın “bir”likte değişimcisi, hem de sayıların file bekçisi..

Noktalısı, edebiyatın en sık kullandığı “ben”cil tekil..

Toplamdaki emekleme, çarpımdaki etkisizliği düşünüldüğündeyse, sıralamaya düşkün hayatlarımız için gerçek bir burun sürtme seansı..

(JOAN OSBORNE - ONE OF US)

18 Mart 2007

sıfır..



Başlangıçta hiçlik varsa eğer, saymaya da, yazmaya da onunla başlamamız daha doğru olmaz mı??..

Oysa başlangıçta kimse insanlığın bu en önemli simge buluşlarından birine kolay kolay yüz vermez..

İster okul günlerimizin kopya cezasından ya da geriye sayımların ateşleme anı korkusundan kaynaklansın bu, isterse, geceyi, geceyarısı sonrasının karanlığını çağrıştırmasından.. sevilmekten çok ürkülen, tedirgin olunan, “soğuk” bulunan bir sayıdır O..

Dolayısıyla, toplamlarda etkisizleşmesinden, çarptığını yok etmesine ya da çoğalırken bir yandan da her şeyi azaltışına, sıfır ın kendini kullananlardan tiksintisi, sanırız, kağıt üstünde birbirine eklenişine gösterilen yaltaklıktan kaynaklanır..

Kısacası O, küçükken, kendisi olarak sevilmemiş bir sayının insanlıktan aldığı intikamdır..
soğuk bir intikam..

(PLACEBO - WITHOUT YOU I'M NOTHING)

9 Mart 2007


Sorumuz şu: Bir görüntü ya da gerçeklikle karşılaştığında cisim ve varlıklar mı, kelimeler ve harfler mi, yoksa sayılar mıdır insanı daha doğrudan etkileyen??

Kestirme ve açıkyürekli yanıt: Bunu itiraf etmek biz harf insanları için ne denli zor olsa da, harf ve kelimelerin etkisinin ne varlık ve cisimlerle onların görüntüleri ne de sayılar kadar olmadığıdır..

Gerçi doğrudur, kelimeler ve harfler uğruna da insanın başına gelmedik kalmaz ama, bu sözkonusu harflerin kendisinden çok onların toplamına ve bu toplamın anlamına yönelen bir şeydir..
Sayılarsa, ister rakam rolünde olsunlar, isterse numara, etkisi daha görülür görülmez ortaya çıkan “karakterler”dir..

İnanç buyrukları, insanlararası ilişkileri düzenleyen yasalar ve “bürokrasi”yle “egemenlik” düzleminden,
Saat-dakika ve saniyeden başlayıp yılları, yüzyılları, binyılları sayıp ölçen “tarih(leme)” dünyasına..

Öğrenci ve sınıf numaralarından notlara koca bir “öğrenim” hayatından,
“Uğurlu” ve “uğursuz”ları, piyango ve oyunlarıyla “şans”a..

Fiyatları, her tür hesapları ve bütçeleri kadar istatistikleriyle de o kaçınılmaz “çalışma” evreninden,
Hız sınırı, vites ve nişantahtalarıyla hedef ya da tehdit oluşturan “yarışma”lara..

Ve problemler, şifreler, hatta harflerin bile ardında aranan “giz ve çözüm” dünyalarına, “sayılar”sız bir evren düşünmek neredeyse imkansızdır..

Nitekim, kesirlilerden asallara, tek ve çiftlerden karmaşık olanlara, rasyonel ve irrasyonellerden Л’ye çeşitlerinin; dört işlemden, kök ve kuvvetlere onlarla yapılan işlemlerin bunca çok olmasının bir nedeni de budur herhalde..

Edebiyat ve sanatın da, aslında farklı “dil”lerle çalışmalarına karşın, “şahıs”lardan “ad”landırmaya, üründeki yerlerinden anma anlarına sıkça onlara başvurmaları da bundandır belki..

Öyleyse.. başlayalım..
1,2 ha 1,2,3,4

(YEAH YEAH YEAHS - GOLD LION)